Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Orta Doğu'nun sinir uçları…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SON on yıldır her ikisinde de yaşanan en küçük bir hareketlilik bütün bölgeyi etkiliyor.

        Sinir ucu gibi; en küçük dokunuş veya baskı bütün bünyenin tepki vermesine yol açıyor…

        En yüksek hassasiyete sahip olan Filistin’in bu özelliğini yıllardır değişmedi.

        Çünkü Filistin’de olan her bir hareket başta Ürdün ve Mısır olmak üzere bütün bölgede ciddi hareketlenmeye yol açtı.

        Her dönem de benzer bir gelişmeye aracılık etti.

        İsrail’in her saldırısında binlerce insan hayatını kaybederken Filistin de devlet olma yolunda bir adım daha attı…

        Son bir hafta içinde İspanya, Norveç, İrlanda’nın ardından dün de Çin’in bizzat Devlet Başkanı açıklamasıyla Filistin’i devlet olarak tanımaları da bunun göstergesi.

        Ancak bu gerilimin ve insanlık dışı saldırıların durmasına yetmiyor; İsrail yönetimi dün de görüldüğü gibi saldırılarını sürdürüyor.

        PHILADELPHIA KORİDORU SORUNU

        Bu saldırıların çevre ülkeler açısından yarattığı sorun ise gittikçe büyüyor.

        Özellikle de İsrail’in son dönem yoğun saldırılarını arttırdığı Mısır’a kapısı açılan Rakka bölgesindeki gelişmeler.

        Çünkü Refah kapısı Mısır ile İsrail’in geçmişte de defalarca kafa kafaya gelip çatışmadan son anda vazgeçildiği bir bölge durumunda.

        İsrail, bu ayın başında Refah Sınır Kapısı’nı işgal edince, ortam gerildi ve üç gün önce çıkan çatışmada Mısırlı bir asker öldürüldü.

        İsrail konuyu araştıracağını söylerken, eski bir iddiayı da yineledi ve gerilime neden olan tampon bölge Philadelphia (Filadelfiya) Koridoru’ndan Hamas’ın Mısır’a tünellerden militan kaçırdığını iddia etti.

        SOĞUK BARIŞ

        Philadelphia Koridoru, 1979’daki Camp David Anlaşmasından önce üç savaşa girişen Mısır ile İsrail arasındaki en büyük sorun…

        Aralarındaki soğuk barışı da kırılganlaştıran bir bölge…

        Çünkü 14,5 km uzunluğunda, birkaç yüz metre genişliğindeki bu alan, Camp David anlaşması sırasında tampon bölge olarak kabul edildi.

        Selahaddin Koridoru olarak da isimlendirilen bölge aslında Filistin toprakları içinde sayılıyor.

        Yakın zamana kadar Mısır ve İsrail askerlerinin gözetiminde bulunan bu bölge İsrail 2005’te Gazze şeridinden çekilince Filistin yönetimine teslim edildi.

        HER İKİSİ DE “KONTROLÜMDE” DİYOR

        Hamas’ın 2006’da Gazze’de seçimleri kazanması sonrası İsrail terk ettiği bu bölgeyi yeniden gündemine aldı.

        İsrail’in Gazze’yi işgali ile birlikte Başbakan Netanyahu, Philadelphia Koridoru’nun İsrail kontrolünde olması gerektiğini, başka bir şartı kesinlikle kabul etmeyeceklerini bildirdi.

        Mısır ise Koridor’u kesinlikle vermeyeceğini, tam kontrolün kendilerinde olduğunu açıkladı…

        Bu da iki ülkenin askerlerinin lokal de olsa çatışmasını da beraberinde getirdi ve Mısırlı bir asker öldürüldü.

        Mısır ve İsrailli yetkililer gerilimin artmasını önlemek için zaman zaman Kahire veya Tel Aviv’de buluşuyor olsa da soğuk barış içinde olan iki ülke yöneticilerinin karşılıklı çatık kaşlarını yumuşatmıyor…

        Bu da gerilimin Refah’ın karşısında gittikçe yükselmesine yol açıyor…

        İLK ÖCALAN DİLE GETİRMİŞTİ

        Bölgede bir diğer sinir ucu da 2012’den bu yana hassasiyetini her geçen yıl arttıran Suriye, özellikle de Kuzey ve Doğu bölgeleri…

        Suriye iç savaşının ardından PKK ile ilişkili PYD, arkasına ABD’yi de alıp, IŞİD’e karşı mücadele adı altında ülkenin Kuzey Doğusunda hakimiyet kurdu.

        Aradan geçen yıllarda da daha önce terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın da bir dönem dile getirdiği konfederasyona dayalı bir yapılanma için adım adım ilerledi.

        Gelinen noktada Özerk Bölge ilan etti ve hazırladığı İdari Bölgeler Kanunu’nu kurduğu Halklar Meclisi’nde onaylattı.

        Kanun kapsamında da idari sistemde değişiklik yaparak hakimiyeti altındaki bölgeyi 6 büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldeye böldü.

        Nüfus yapılarına göre idari yapıları kanton, şehir, belde, köy ve mezra olarak tanımladı.

        Bunları yönetecek kişilerin seçimini de bu Pazar yapmaya karar verdi; sonrasında da 11 Haziran’a öteledi…

        Seçime katılacak 30 partinin ismi de sıralandı; bazı partilerin ittifak yapacağının da altı çizildi.

        ENKS BOYKOT EDİYOR

        Buna karşın, Irak KDP’si ile de yakın teması olan Suriye Kürt Ulusal Konseyi ENKS bünyesindeki Suriye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-S) seçimlerin meşru olmadığını belirterek katılmayacağını açıkladı.

        “Bir parti kendi başına askeri güçleriyle seçim yapıyor. Bu seçimlerin milletimizin içerisindeki durumla hiçbir ilgisi yoktur. Ve milletimize zarar veriyor” tepkisini gösterdi.

        Seçimlere Suriye içinden gelen tepki bununla da kalmadı.

        Bir süredir ABD’nin PYD ile arasını bulmaya çalıştığı Şam’dan sert açıklama geldi ve meşru olmadığını ve tanımayacaklarını bildirdi.

        Zaten bir süredir Şam ile PYD arasında devam eden görüşmelerden de sonuç çıkmamıştı.

        ABD ŞAM İLE ARAYI YAPMAK İSTEDİ

        Bölge üzerine çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Serhat Erkmen de dünkü sohbetimizde bu duruma vurgu yaptı ve “ABD, Şam ile arayı yapıp, masaya oturtmak için çok uğraştı” dedi.

        ABD’nin bölgedeki etkin isimlerinin PYD’yi tek başına bırakıp gitmek istemediğini, çekilmek zorunda kalırsa bir hami bulmak için çaba gösterdiğini vurgulayıp ekledi:

        “ABD, PYD’yi bir tarafa teslim etmeden gidersek, büyük ağabeyler parçalar diye bakıyor. Bir taraftan da o bölgede PYD’yi özerk bir yapıya hazırlıyor. Hayali kentler kurdurup, hayali seçimler yaptırıyor.”

        ESAD DA SICAK BAKMIYOR

        Şam yönetiminin başında bulunan Esad’ın buna çok sıcak yaklaşmadığının da altını çizen Prof. Dr. Erkmen, Ukrayna ve Gazze’nin bu bölgenin bir süredir unutulmasına neden olduğunu, son gelişmeyle tekrar gündeme taşındığını da anımsattı.

        Bölge üzerine çalışan ORSAM’dan Dr. Oytun Orhan da bölgede Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi benzeri bir yapılanmanın arzulandığını anımsattı.

        Buna Şam’ın da sıcak bakmadığını söyledi ve Türkiye’nin tepkisinin de sert olacağının altını çizdi.

        ERDOĞAN’IN UYARISI

        Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün tatbikat sırasındaki tepkisi de bunun göstergesiydi.

        İsim vermedi ama DAEŞ’la mücadele argümanının nazarlarında öneminin kalmadığını anımsattı.

        “Türkiye güney sınırının hemen ötesinde, Suriye ve Kuzey’inde bölücü örgütün teröristan kurmasına asla izin vermeyecek” dedi.

        Erdoğan’ın şu cümlesi de uyarı niteliğinde önemliydi:

        “Oldubittiler karşısında daha evvel ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, aynı durumda karşılaşmamız halinde harekete geçmekten yine çekinmeyiz...”

        OSZAR »