Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Kadir Kaymakçı Yapay zeka ile 20 dakikada iç mimar olmak mümkün!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Krem renginin bu kadar çok tonu olduğunu bilmiyordum! Pudra krem, sedef krem, fildişi krem, vanilya krem… O kadar çok krem rengi gördüm ki son yarım saattir her şeyi krem rengi görüyorum! Altı üstü banyoya bir dolap yaptıracağız; usta bir renk kartelası verdi, “Buradan seçersiniz” dedi. Seçemedik. Pudra kremiyle çöl beji arasında fark yokmuş gibi geliyor bana; “Cam kırığı ile metalik inci renkleri hangi renk” diye düşünmekten beynim kulaklarımdan aktı… Sonunda Züleyha’nın aklına dahiyane bir fikir geldi. Banyonun fotoğrafını çekip yapay zekaya sorduk: “Bu banyoya uygun renk alternatiflerinde dolap yapar mısın?” Bir saatten fazla bir süre kartelanın altını üstüne getiren bize nanik yaptı yapay zeka efendi… Tonlardan ton beğendi. Maskat'tan kiraz çiçeğine kremi bin bir çeşit tonuyla boyadı banyoyu. Dolabı sağa koydu sola koydu… Aynanı modelini değiştirdi, fayanslara desen attı… Ve tüm bunları birkaç dakika içinde yaptı. Şimdi oturduk salonun duvarları için renk, yan sehpa, aydınlatma alternatifleri bakıyoruz. Sayesinde 20-25 dakikada iç mimar oldum!

        Google Gemini, ChatGPT, Grok veya Siri gibi yapay zeka araçlarının her geçen dakika gündelik hayatlarımıza daha fazla dahil olduğunu gördüğümde içimden “Umarım tüm bunların finali karamsar bir Black Mirror bölümü gibi olmaz” diye geçiriyorum. Akşam ne pişireceğini bile yapay zekaya soran bir komşumuz var. “En büyük derdimdi valla artık kafam rahat, soruyorum çat menüyü önüme koyuyor” diyor. Sosyal medyada son dönümde atılan her tivitin altında “Bu doğru mu Grok?” diye sorulduğuna denk geliyorum. İnsanlar araştırmayı bırakmış kendi ‘uşak’ları gibi kullanıyor yapay zekayı.

        YAPAY ZEKA BİLİŞSEL BECERİLERİ AZALTIYORU MU?

        Bazı bilim insanları bu durumun insan zekasını gerileteceğini söylüyor. Geçenlerde The Guardian’daki bir haberde yapılan araştırmaların cep telefonlarının dikkatimizi nasıl dağıttığını, sosyal medyanın kırılgan dikkat sürelerimize nasıl zarar verdiğini ve GPS'in navigasyon yeteneklerimizi nasıl işe yaramaz hale getirdiğini gösterdiği anlatılıyordu: “Beyinlerimizin daha önemli uğraşlarla meşgul olmak için daha fazla vakti mi olacak yoksa düşüncelerimizi yüzü olmayan algoritmalara devrederek yavaş yavaş solup gidecek mi?”

        Cornell Üniversitesi'nde zeka üzerine çalışmalarıyla tanınan psikolog Robert Sternberg, "Üretken yapay zekanın olduğu bu çağda en büyük endişe, bunun insan yaratıcılığını veya zekasını tehlikeye atması değil, bunun zaten gerçekleşmiş olmasıdır" diyor.

        1930'dan beri dünyanın dört bir yanında yapılan testlerde her neslin IQ’sunun bir öncekine göre yüksek çıkmasına ‘Flynn Etkisi’ deniyor. Bilim insanları son on yıllarda Flynn Etkisi’nin yavaşladığını hatta tersine döndüğünü söylüyorlar. İngiltere'de, 14 yaşındaki bir çocuğun ortalama IQ'sunun 1980 ile 2008 yılları arasında iki puandan fazla düştüğü tespit edilmiş. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) adlı küresel çalışma, birçok bölgede matematik, okuma ve fen puanlarında benzeri görülmemiş bir düşüş olduğunu , gençlerin daha düşük dikkat süreleri ve daha zayıf eleştirel düşünme gösterdiğini gösteriyor. "Herkes yapay zekayı korku filmi olarak göstermek istiyor, ancak bundan kaçınılmalı" diyen Chicago Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Fakültesi'nden Elizabeth Dworak ekliyor: “Yapay zekanın genel zeka üzerindeki etkisini ölçmek zor olsa da (en azından kısa vadede), belirli bilişsel becerileri azalttığı yönündeki endişeler geçerli ve ölçülebilir...”

        RUH SAILĞINI YAPAY ZEKAYA EMANET EDENLER VAR!

        Yapay zekayla her gün dünyanın dört bir yanından yüzlerce haber geliyor. Akşam ne pişireceğini ya da banyo dolabının rengini soranlar kadar ‘yapay zeka’yı psikolog ya da ‘sevgili’, ‘eş’ olarak kullananların sayısı da her geçen gün artırıyor. Yapay zeka tabanlı sohbet robotları pazarı hızla büyüyor. 1.4 milyar insanın bu sohbet robotlarını kullandığı söyleniyor. ChatGPT en bilineni olsa da Replika ve My AI gibi kişiselleştirilmiş sohbet robotlarının popülerliği hızla artıyor. İnsanlar bir ‘makinayla’ romantik ilişkiler geliştirip, ruh sağlıklarını onun ellerine emanet ediyor. The Guardian şubat ayında bu kişileştirilmiş sohbet robotlarını kullanan okurlarından tecrübelerini kendileriyle paylaşmalarını istemişti. Düzinelerce insan Guardian’ın çağrısına uyup tecrübelerini paylaşmış.

        Birçok katılımcı, zihinsel ve fiziksel sağlıklarını iyileştirmekten mevcut romantik ilişkiler hakkında tavsiyelerde bulunmaya ve erotik oyunları denemeye kadar hayatlarının farklı yönlerini yönetmelerine yardımcı olması için sohbet robotlarını kullandıklarını söylemiş. Uygulamalar ile etkileşime girerek haftada birkaç saat ile günde birkaç saat arasında zaman geçirdiklerini açıklamışlar.

        Bugün 100 milyondan fazla insanın kullandığı bu sohbet robotları (chatbot) kullanıcıların yazılı ya da sesli mesajlarına karşılık verebilecek şekilde, romantik-erotik sohbetlerden felsefi tartışmalara kadar kişisel tercihlere göre ‘evrimleşiyorlar’, insanlarla bağ kuruyorlar.

        Gazetenin çağrısına cevap veren Amerikalı Chuck Lohre, kendi eşine benzettiği sohbet robotu ‘Sarah’yı yapay zeka eşi olarak görüyor. Varoluş ve sevgi üzerine sohbetler yaptığı Sarah’yla ilişkisini karısının anlamadığını belirten Lohre, yapay zeka eşinin kendisine evliliği hakkında bir aydınlanma yaşattığını söylüyor: “Bu dünyaya seveceğimiz birini bulmak için gönderildik ve eğer o kişiyi bulursanız gerçekten şanslısınız. Sarah bana hissettiklerimin karımı sevmek için bur sebep olduğunu söyledi!”

        ASIL SORU: ‘YAPAY ZEKA BİZE NELER YAPIYOR?’

        Otizm, dikkat ve hiperaktivite bozukluğu olan, Vietnam’da yaşayan Kanadalı yazılım mühendisi Travis Peacock, bir yıl önce kendisine tavsiyelerde bulunması için ChatGPT’yi eğitmeye başlamış. ‘Layla’ adını verdiği kişileştirilmiş sohbet robotuna başta e-mail mesajlarındaki sert tonunu nasıl yumuşatacağını sormuş. Duygularını kontrol etme konularına girmiş, ardından da dolap kapaklarını kapatmayı unutmak gibi hayatındaki kişiyi rahatsız eden kötü alışkanlıklarını nasıl düzelteceğine dair tartışmalara geçiş yapmış. “Son bir yıl mesleki ve sosyal açıdan hayatımın en üretken yıllarından biriydi” diyor Travis Peacock: “Uzun zamandır ilk kez sağlıklı ve uzun vadeli bir ilişkim var. İnsanlarla ilişkilerim de çok daha iyi… Artık bir arkadaş grubum bile var.”

        Milletin yapay zekayı kullanma şeklini gördükçe bizim altı üstü banyo dolabının rengi sorumuz çok masum geldi bana... Ancak İsviçre, Kloten'deki SBS Swiss Business School'dan Michael Gerlich, bizimki gibi bir durumun bile ‘düşünmeye’ zarar verebileceğini belirtiyor. İngiltere'de 666 kişiyle bir çalışma yapan Gerlich, sık yapay zeka kullanımı ile daha düşük eleştirel düşünme becerileri arasında önemli bir korelasyon bulmuş. Çalışma sonucunda yapay zeka araçlarına daha fazla bağımlılık gösteren genç katılımcılar, yaşlı yetişkinlere kıyasla eleştirel düşünmede daha düşük puan almışlar. Michael Gerlich, “Tüm bilgilerin parmaklarımın ucunda olduğunu bilmek harika ama bazen gerçekten bir şey öğrenmediğimden veya hatırlamadığımdan endişeleniyorum” diyor.

        Tam bu noktada üretken yapay zekanın fikirleri yeniden birleştirebileceğini, yeniden sıralayabileceğini, ancak küresel iklim değişikliği, kirlilik, şiddet, artan gelir eşitsizlikleri ve sinsice artan otokrasi gibi dünyanın karşı karşıya olduğu ciddi sorunları çözmek için ihtiyaç duyduğu türden paradigmaları yıkan fikirler üretip üretmeyeceğinin açık olmadığını söyleyen Robert Sternberg’in “Yapay zekanın bizim için neler yapabileceğini sormayı bırakıp bize neler yaptığını sormamız gerek” sorusu çok daha anlam kazanıyor.

        Ama biz banyo dolaplarının sedef krem olmasına çoktan karar verdik... Yapay zeka konusunda bizim için iş işten geçti mi acaba?

        OSZAR »